Dünyanın en büyük iki futbol ülkesi olarak İngiltere ve İspanya kabul edilir. Bu konuda futbolla az çok ilgili tüm insanlar aynı görüşe sahiptir. Küreselliğe uyum hızı, büyüme hızı, pazar payı, izlenme oranı, taraftar oranı, yıldız futbolcuların fazlalığı gibi pek çok konuda bu iki ülke yukarıya oynar. Son dönemlerde, bu gruba İspanya’nın tahtını tehlikeye atabilecek ve İngiltere ile kıyasıya rekabete girecek bir lig eklendi. MLS’den bahsediyorum, yani Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen futbol ligi organizasyonu Major League Soccer… Son birkaç yılda MLS, bu iki uç noktadaki ülkeyi ateşe edecek derecede büyüdü ve gelişti, hala daha da gelişmeye devam ediyor. Bu gelişmede küresel futbol anlayışının ABD halkına pompalanması; büyük, kurumsal ve paralı şirketlerin ABD futbol kulüpleri yönetiminde söz sahibi olması ve yıldız futbolcuların Amerika kıtasını seçişi önemli rol oynadı.
Futbolun büyük yıldızları MLS’i kariyerinin son duraklarını geçirmek için tercih etti. Hem fazla para kazanarak futbolculuktan sonrasına yatırım yapacaklardı hem de kafa olarak biraz dinleneceklerdi. MLS’e yıldız yolunun 2007’de David Beckham ile açıldığını söylemeliyiz. Şu an ise MLS’te Steven Gerrard, Andrea Pirlo, Frank Lampard, Didier Drogba, David Villa ve Kaka gibi bir döneme damga vurmuş futbolcular top koşturuyor. İtalya kariyerinde aradığını bulamayan yıldız Sebastian Giovinco da performansıyla MLS’te fırtınalar estiriyor.
İngiltere Premier Lig ve MLS; televizyon başındaki izleyenler, transferler, futbol kalitesi, yayın gelirleri, taraftar sayısı vb. pek çok alanda karşılaştırılır bir duruma geldi. MLS’in ne kadar iyi olduğu spor otoriteleri tarafından halen karşılaştırılmaya devam edilse de; şimdilik karşılaştırma için en çarpıcı örnek Football Manager 2016 üzerinden verildi.[hana-code-insert name=’FMH_1′ /]
Arsenal’in Dominasyonu
İngiltere futbol kulüplerini baz alan şirket Squawka, Sports Interactive ile konu hakkındaki tartışmaları giderebilme adına eşsiz bir iş birliğine gitti. Bu iş birliği, Football Manager 2016 üzerinde geçerli olacaktı. SEGA’nın Kasım 2015’te piyasaya sürdüğü Football Manager 2016, artık biz oyunseverlere bir futbol ligine istediğimiz takımları ekleme şansı veriyor. Squawka ve Sports Interactive de bu özellik üzerinden yola çıktı. Daha sağlıklı bir karşılaştırma yapabilmek adına MLS baz alındı. MLS’e, ABD takımlarının yanına 5 İngiliz takımı eklendi. İkili, bu beş İngiliz takımına; 2015’teki performanslarına göre ve MLS ayarına uygun olmasına göre karar verdi. İngiliz ve ABD kulüplerinin, MLS içinde ve 5 yıllık bir periyotta nasıl bir savaş vereceklerini gözlemlemek amaçlandı. Bu yılki sürpriz sıçrayışıyla Leicester City ve yine Premier Lig’in köklü, başarılı kulüplerinden Arsenal; İngiltere’nin en üst liginden MLS için seçilen takımlar oldu. Bu ikilinin yanına İngiltere Championship’te oldukça başarılı bir sezon geçiren Middlesbrough, League One’da etkili bir futbol oynayan Coventry City ve League Two’da üst sıralara oynamaya çalışan Oxford United seçildi.
Sezon 2015/16
Deney MLS’in 2015-2016 sezonunda başladı. İlk yılın sonunda, MLS’in zirvesinde yer alan ekip Arsenal oldu. 48 maç sonunda 44 galibiyet ve 3 beraberlik alan The Gunners, sadece 1 mağlubiyet yaşadı. 2015-2016 sezonundaki tek mağlubiyetleri Columbus Crew’e karşıydı. 135 puan toplayarak MLS için önemli bir rekor kırmayı başardılar. En yakın rakibinin 24 puan önünde yer alan Arsene Wenger ve öğrencileri, kupaya da ulaşmış oldu. Peki Leicester United ne yaptı? Bu yıl Premier Lig’de Claudio Ranieri yönetiminde gösterdiği başarılı performansıyla spor otoritelerinin beğenisini toplayan Leicester City, MLS’teki ilk sezonunda ikinci olmayı başardı. 48 maç sonunda 35 galibiyet ve 6 beraberlik alarak 11 puan topladılar. Projedeki iki Premier Lig takımı, MLS’te farkını ortaya koymuştu. Leicester City de yakın zamanda Thierry Henry’nin formasını terlettiği New York Red Bulls’a 28 puan fark atarak ikinciliğine kavuştu. MLS ekiplerinden New York Red Bulls üçüncü, Columbus Crew da dördüncü sırada yer aldı.
Geçtiğimiz yıl Premier Lig’e yükselme şansını son anda kaçıran ve Aitor Karanka yönetiminde oynadığı defansif futbolla dikkat çeken Championship ekibi Middlesbrough, MLS’teki ilk yalında takdir edilir bir performans ortaya koydu. Defansif karakterleri onlara yardım etti ve MLS’in ilk yılının sonunda ligi 5. sırada tamamladılar. 48 maç sonunda 21 galibiyet ve 12 beraberlik ile 75 puan topladılar. Boro’nun performansı üzerinden konuşursak; bu deneyle en iyi Championship takımlarının MLS’te en üst seviyede mücadele edebilecek kalitede olduklarını görme imkanı yakaladık. Premier Lig ve Championship ekiplerinin ilk yılındaki başarısını, League One ve League Two ekipleri için söyleyemeyiz. Coventry City ve Oxford United, 2015-2016 sezonu sonucunda, MLS’in son iki sırasını paylaştılar ve bu lig için güçlerinin yetmediğini bize gösterdiler. Bu ilk sezon, İngiliz takımlarının MLS sıralamasını görmemiz açısından bize yardımcı oldu. Oyunseverleri 4 sezon daha bekliyor. Acaba İngiliz ekipleri olduğu yerde kalabilecek mi, yoksa onları zorlayabilecek bir MLS ekibi çıkacak mı?
Sezon 2016/17
MLS’in ikinci yılı olan 2016/2017 sezonuna Arsenal, Arsene Wenger’in emekli olmasıyla birlikte yerine gelen Frank De Boer yönetiminde başladı. 2015/2016 sezonunda Alexis Sanchez gibi önemli bir silahı kaybetseler de; kadroya Domenico Berardi, Malcom, Ogenyi Onazi ve Diego Rolan takviyelerini yaptılar. Topçular, Hollandalı teknik adamla birlikte MLS’in ikinci sezonunu da domine etmeyi başardı. 48 maç sonunda 36 galibiyet ve 9 beraberlikle 117 puan topladılar. En yakın rakiplerinin 20 puan önünde kupaya uzandılar.
ABD takımları, MLS’in ikinci senesinde ataktaydı. Los Angeles Galaxy, ikinci yılda yaptığı büyük atakla 2016-2017 sezonunu MLS’te ikinci olarak tamamladı. 2015-2016 sezonunun bitiminde Bruce Arena yönetiminde takımın başına getirdikleri yeni menajerleri Jensh Lehmann ile önemli bir başarı yakaladılar. İkinci sezon öncesinde takıma Verton Berisha, Fabio, Jorge Valdivia, Junior Hoilett ve Michael Carrick gibi önemli hamleler yaptılar. LA Galaxy 48 maç sonunda 29 galibiyet ve 10 beraberlikle toplam 97 puan topladı. Onlardan sonra sırasıyla New York City 94 puanla üçüncü, New York Red Bulls 82 puanla dördüncü ve Orlando City de 79 puanla beşinci sırada yer aldı. ABD ekipleri artık İngilizlere karşı daha çetin bir mücadele veriyordu.
Arsenal zirvedeki yerini korurken; Leicester City, MLS’te 2016-2017 sezonuna Claudio Ranieri şokuyla başladı. İtalyah hocanın emekli olmasıyla birlikte, yeni sezon için takımın başına Bernd Schuster’i getirdiler. Alman çalıştırıcı, İngiliz ekibinde istenilen performansı gösteremedi ve diğer çalışanlara göre kısa bir sürede takımdan kovuldu. Takımın başına daha önce ABD milli takım formasını da giyen Steve Nicol getirildi. Nicol önderliğinde formda bir performans gösterseler de; sezon başında yaşadıkları aksaklıklar, ligde ilk 3 içinde yer almalarını engellerken; MLS’î 6. sırada bitirdiler. Middlesbrough, oldukça zorlandığı bir sezon geçirdi ve MLS’i 11. sırada bitirdi. Oxford United ve Coventry City, ligin dibindeki yerlerini korudu.
Sezon 2017/18
MLS’in 2017/2018 sezonunda, mutlu sona ulaşan taraf, bir kez daha Arsenal oldu. Kadrolarını daha da güçlendirdiler ve ikinci sezondan daha rahat bir şekilde ipi göğüslediler. 48 maç sonunda 41 galibiyet ve 4 beraberlik alarak toplamda 127 puan topladılar. Üç yıldır devam eden bu kanıt, bize gösterdi ki; Arsenal gibi bir Premier Lig ekibi için MLS’i kazanabilmek çok kolay… En yakın rakipleri New York City’e 26 puan fark attılar. New York City, Patrick Viera yönetiminde başarılı bir sezon geçirdi. 100 puan barajını aşarak, 101 puanla ligi ikinci sırada tamamladılar.
Leicester City, MLS’in üçüncü sezonunda, 6. sıradan üçüncülüğe tırmandı. 48 maç sonunda toplam 94 puan topladılar. Middlesbrough için yine sezon oldukça güç geçti; lig tablosunun 10. basamağında yer aldılar. Coventry City ve Oxford United da her yıl olduğu gibi ligi yine en dipte bitirdi.
Sezon 2018/19
Major League Soccer’ın dördüncü sezonunda da sürpriz yaşanmadı. Transfer döneminde ortalığı yeniden kasıp kavuran Arsenal ligi birinci sırada tamamladı ve kupayı dördüncü kez üst üste kaldırma başarısı yakaladı. 48 maç sonunda 38 galibiyet ve 8 beraberlik ile 122 puan topladılar. En yakın rakipleri Toronto FC’nin tam 37 puan önünde mutlu sona ulaştılar. Toronto FC ve Los Angeles Galaxy, Arsenal’i zirveden indirmek hedefiyle transfer adına her şeyi yapsalar da başarılı olamadılar. Ligin ikinci sırasında başarılı bir sezon geçiren Toronto FC yer aldı. 48 maç sonunda 23 galibiyet ve 15 beraberlik alırlarken; 85 puan topladılar. Toronto’nun ardından sırasıyla Los Angeles Galaxy üçüncü, Chicago Fire dördüncü ve Sporting Kansas ise beşinci basamakta yer aldılar.
Leicester City, dördüncü sezonda yine bir düşüş yaşadı ve MLS’i 6. sırada tamamladı. Middlesbrough ise, en zor sezonlarından birini geçirdi ve kendisine 15. sırada yer bulabildi. Coventry City ve Oxford United’ın sıralamasında ise yine bir değişiklik yaşanmadı.
Sezon 2019/20
Geldik final sezonuna… Kazananın adı yine değişmedi. Beş yıllık projenin son yılında, Arsenal üst üste beşinci şampiyonluğunu ilan etti. 48 maç sonunda 38 galibiyet ve 8 beraberlik alarak 122 puan toplama başarısı gösterdiler. en yakın rakibinin 31 puan önünde birinci sırada yer aldılar. Ligin ikinci sırasında Toronto FC yer aldı. 48 maç sonunda 26 galibiyet, 12 beraberlik aldıkları bir performans gösterdiler ve 91 puan topladılar. Onların ardından sırasıyla New York City, Dallas, Los Angeles Galaxy ve New York Red Bulls yer aldı.
MLS’te son yılda en büyük sürpriz, Leicester City ile Middlesbrough arasında geçti. Middlesbrough, yeni menajeri Glenn Whelan yönetiminde beş yıllık süreçte ilk kez Leicester City’nin önünde yer aldı. Championship ekibi, MLS’in son yılını 10. sırada bitirdi. Leicester City ise; önce yeni menajeri Bob Bradley, ardından da oyuncu-menajer Robert Huth’la geçirdikleri sezonu 12. sırada tamamladı. Asıl hikayelerden biri de Oxford United ile Coventry City arasındaydi. 5 sezonluk yapılanmada, Oxford United MLS’i ilk defa Coventry City’nin önünde bitirdi. Sezon bitiminde 23. sırada yer aldılar. Coventry City ise, ilk defa MLS’in son basamağının sahibi oldu.
Sonuç olarak; MLS’in, İngiltere Premier Lig takımlarıyla baş edebilmek adına çok yolunun olduğunu görüyoruz. Ancak biz bunu bu deneye başlamadan önce de biliyorduk. Asıl şaşırtıcı olan konu, MLS takımlarının nasıl bu kadar hızlı bir şekilde Leicester City’i yakaladığı oldu. Simülasyonun sonunda, Tilkilerin oldukça zorlandığını gördük.
Diğer Karşılaştırma Öğeleri
Premier Lig ile MLS karşılaştırması konusunda tek çıkış noktamız bu değil… İnternette kısa bir gezintiye çıktığınızda, kafanızda daha net oturtmanıza yardımcı olacak grafikler buluyorsunuz.
2014 yılında yayımlanan bu yukarıdaki tablo, futbol liglerinde maç başına atılan gol ortalamalarını gösteriyor. MLS’in büyük bir yükselişe geçtiğini görüyoruz. La Liga, Bundesliga, Serie A ve Ligue 1 gibi önemli ligleri geride bırakıyorlar. İngiltere Premier Lig’le de kapanması gereken çok azıcık bir fark var.
Bu grafik de bu yıl yayımlandı. MLS ve Premier Lig takımlarının pozisyon başına pas ortalamalarını gösteriyor. İngiltere Premier Lig takımları, MLS ekiplerine göre 0.80 bir oranla daha iyi durumda… Zirvede ise 4.70 ile Manchester City ve 3.62 ile LA Galaxy bulunuyor.
Bu grafik, MLS kulüplerinin 2015 yılındaki tribünde yer alan seyirci ortalamalarını gösteriyor. Seattle Sounders, 45 bin ortalamayla birinci sırada yer alıyor. Asıl sürprizi, Toronto FC ve Los Angeles Galaxy’nin önünde yer alan Orlando City yapıyor. Ortalamaları 35 bin civarında ve ikinci sırada yer alıyorlar. MLS’teki seyirci sayıları oranlarının, Premier Lig kalibresine yaklaştığını görüyoruz. İki ligin karşılaştırılmasında, bu bilgi gerçekten çok önemli…
Bu grafikte de dünyaca ünlü takımların 2015 yılındaki en yüksek rakama ulaştıkları seyirci sayısını görüyoruz. Listede üst sıralarda İngiltere, İspanya ve İtalya takımlarının başı çektiğini görüyoruz. En çarpıcı örneği Seattle Sounders gösteriyor. Listeye 28. sıradan giren Seattle Sounders, 43.547 ortalamasıyla İngiltere devi Chelsea ve Portekiz devi Porto’yu geride bırakıyor. MLS’in nasıl geliştiği konusunda bizlere önemli bir ipucu veriyor.