Football Manager kariyer hikayelerimize kaldığımız yerden hız kesmeden devam ediyoruz. Siesta adını verdiğimiz İspanya kariyerimizin 3. bölümü sizlerle.
A.Madrid ile kupasız fakat umut veren ilk sezonun ardında, yaz transfer sezonunu baya hareketli ve tuzlu geçirdik. Birçok oyuncu ile yollar ayırırken, bir o kadarda oyuncu ile anlaşma sağladık. Hedefimiz ilk sezon elimizin tersi ile ittiğimiz fırsatları bu sefer yakalamaktı.
Öncelikle kariyer hikayesine başlamadan önce Atletico Madrid ile yapmış olduğum kariyerin 1.sezonuna buradan, 2. sezonuna ise buradan göz atmanızı öneririm. Birinci ve ikinci sezonu okuduysanız yazının devamından keyfi almanızı dilerim.
Bazı insanlar futbolun ölüm-kalım meselesi olduğuna inanırlar. Sizi temin ederim ki, bundan çok daha fazlasıdır.
Brian Clough
Atletico Madrid ile 3. Sezonumuza başlıyorduk. Harika geçen 2 senenin ardından hedefler tabii ki daha ilerisiydi. Oynadığımız oyunun üstüne koymalı ve arzumuzu kaybetmemiz lazımdı.
Transfer Sezonu
Ayrılık yaşadığımız oyuncu sayısı daha fazla olmuştu. Şampiyon takımın talipleri fazla oluyordu haliyle. Yolladıklarımızın yerini doldururken, takımın yapısını çok fazla bozmamıştık.
Bizim için Ozan ve Riccardi transferleri üzücü olmuştu. Sonuçta kazanan takımı değişmek pek iyi bir şey değildir. Ancak Akanji ve o dönem Arsenal’in genç yıldızı Willock ile yerlerini iyi doldurmuştuk. En büyük başarımızdı Kean’in bonservisini almak olmuştu. Onunla beraber hücumda bir başka oynuyorduk.
Sezon Başlangıcı
4 maçlık hazırlık sürecinin 3 galibiyet 1 beraberlik ile bitirdikten sonra ilk resmi maçımız A.Bilbao ile Süper Kupa Final’iydi. Kupa yelpazemi genişletmek istiyordum ve bu hem benim için hem kulüp için iyi bir fırsattı. Zorlu mücadeleyi uzatmaların 111. Dakikasında Lemar’ın ayağından bulduğumuz gol ile 1-0 kazandık ve sezona kupa ile başladık.
Moralli başladığımız sezondan umutlar yüksekti. İyi bir sezon başlangıcının devamı bekliyorduk ancak bu kadarı beklemiyorduk. Ortaya çıkan istatistik beni ve yönetimi sevinç yumağı haline getirmişti.
Tam 20 maç üst üste galip gelmeyi başarmıştık. 1 beraberlik!
Bu 20 maçın 16’sında gol yemezken, bir beraberliği Barcelona deplasmanında aldık. İlk lig mağlubiyetimiz ise Finalde karşılaştığımız A.Bilbao karşısında geldi. FM 19 kariyerlerimde en iyi sezon başlangıcımdı. 20 maçın sonunda nerdeyse şampiyon olmuş gibi sevinmelere başlamıştım.
A.Bilbao maçında önümüzde birçok zorlu maç vardı ama takımın havası o kadar iyiydi ki bu mükemmel seriye devam ettik.
A.Bilbao maçının ardından çıktığımız 17 karşılaşmada da mağlubiyet yüzü görmedik. 3 beraberlik 14 galibiyet!
Bu 17 maçın 9’unda da gol yememe alışkanlığımızı devam ettirdik.
Harika bir lig maratonu geçirmiştik. Sadece 1 mağlubiyet ve 4 beraberlik ile sezonu kapamıştık. Topladığımız puan ise 103’tü!
2 sene üst üste gelen şampiyonluk ve özellikle bu sezonki performans A.Madrid takımına harika bir ivme yakalatmıştı, benden sonrada tepeye oynama geleneklerine devam ettiler.
106 gol atıp 22 gol yiyerek bir rekor kırmış olduk. Bu kurtlar sofrasından bu rakamları yakalamak bizleri gururlandırmıştı.
Şampiyonlar Ligi
Ligi kazanmak tabii ki harika bir şeydi. Ancak hala gönlümüzde yatan bir Şampiyonlar Ligi bulunuyordu. Lig ne kadar beklediğimizin üzerinde ve istediğimiz doğrultusunda gitsede Şampiyonlar Ligi bizler için hayal kırıklığı olmuştu.
Grup aşamasında Omonoia, Inter ve Shakhtar ile eşleşmiştik. Grup bizler için iyiydi ve beklediklerimizin doğrultusunda bir grup süreci geçirdik.
İlk başta belirttiğimiz 20 maçlık serinin içerisinde grup maçlarıda bulunuyordu. Son maç olan Inter karşılaşmasına kadar namağlup geldik.
Omonoia’yı 3-0 ve 8-0’lık sonuçlarla geçerken, Shakhtar’ı 3-0 ve 3-1 devirdik. Inter’i evimizde 1-0 mağlup etmiştik, grubun son maçında ise çıkmayı garantilediğimiz aşamada Inter deplasmanında 3-1’lik mağlubiyet ile döndük.
Gruplardan beklentilerimiz doğrultusunda çıkmıştık, takımın performansı bizlere en kötü Yarı Final’i gösteriyordu. Gruplardan sonraki ilk rakibimiz Alman devi Bayern Münich oldu..
İlk maçı deplasmanda oynama avantajımız vardı. Almanya’dan gol ya da gollerle dönmek istiyorduk.
43 ve 60. Dakikada Lemar ile Kean’in ayağından bulduğumuz goller ile 2-0 öne geçtik. Bizim için bu zorlu kura Almanya’da bitti gibi duruyordu. 88. Dakikada genç yıldız Coldagelli durumu 2-1 yaptı ve iyi bir skor ile umutlu bir şekilde İspanya’ya döndük.
İspanya’dan Bayern’i boş yollama konusunda çok istekli ve kararlıydık. Orda başardıysak evimizde daha iyisini yapacağımızı düşünüyorduk. Ancak olaylar istediğimiz gibi gitmedi.
İlk maçta golü bulan Coldagelli, iki gol ile bizi saf dışı bıraktı. Genç yıldız Coldagelli tek başına bizi Şampiyonlar liginden elemeyi başarmıştı. Bu erken veda hiç beklemediğimiz bir durumdu. Harika giden sezonda bu arenadan bu kadar çabuk kopmak ligi başarımızı gölgede bırakmıştı.
Kupa
Lig başarımızı bir türlü kupalara yansıtamadık. İspanya Kupasında da ikinci turda ezeli rakibimiz Real Madrid’e maç kaybetmeden elenmiştik. Performansımız çok iyiydi ancak son noktayı bir türlü koyamıyorduk.
Sezonun Ardından
Buradaki 3. Sezonum iyi mi kötü mü geçti bilemiyordum. Harika ve rekorlar dolu bir lig, Süper Kupa, erkenden boyun eğdiğimiz Cl ve İspanya kupası. 3 sezon boyunca A.Madrid için en iyilerini yaptığımı düşünmüştüm ve bu arenada kendimi kanıtladığımı zannediyordum. Bu yüzden 3 yıllık serüveni kendim bitirme kararı almıştım. Hedefim daha üst seviye bir takım ile anlaşmaktı ama işler beklediğim gibi gitmedi.
Devamı yakında sizlerle.