Futbol yorumculuğu, yazarlığı yanında müzik ve edebiyat alanında da kendisinden söz ettiren Ali Ece ile Championship Manager ve Football Manager üzerine yapmış olduğumuz röportajın ilk bölümünü dün sizlerle burada paylaşmıştık. Sıra geldi röportajımızın ikinci bölümünü paylaşmaya:) İşte Ali Ece ile Championship Manager-Football Manager sohbetinin ikinci bölümü. Sorularımıza içtenlikle cevap veren, günlük yoğun programında bizlere vakit ayıran Ali Ece’ye teşekkür ediyoruz.
5) CM/FM oyununu eğlence amaçlı mı yoksa oyunun veri tabanınından yararlanmak için mi oynuyorsunuz? CM/FM’nin bir tutku olduğunu bildiğimiz halde bu soruyu soruyoruz ama:)
5 yıldır bir yandan da futbol yazarlığım, yorumculuğum, analizciliğimde faydalanmak için de oynuyorum. Daha doğrusu her yeni sürümde ilk sezona mesleki faydayı da düşünerek başlıyorum ama 2. sezondan itibaren “gerçek”ten kopup CM/FM tutkuma yeniliyorum.
6) Beşiktaş ve Liverpool taraftarı olduğunuzu biliyoruz. CM/FM serilerinde takım tercihiniz nedir? Büyük bir takımı alıp dünya yıldızlarını toplamayı mı, yoksa kendi dünya yıldızlarınızı tuttuğunuz takımda yetiştirmeyi tercih ediyorsunuz?
Liverpool taraftarı değilim çünkü hiç Anfield’da maç izlemedim ama Beşiktaş’ın 100’de 1 kadar olmasa da gerçekten de severim Liverpool’u o ayrı. CM/FM’de Liverpool’u çalıştırmak stresli, Beşiktaş’ı çalıştırmak ise aşırı stresli! Beşiktaş teknik direktörüysem 1-2 kötü sonuç alsak bile “Camiaya layık olamadım” diyerek hemen istifayı düşünüyorum, uykum kaçıyor!
Bingöl’de askerken geceleri gizli gizli oynardım bazen. Bir gece Beşiktaş teknik direktörüyken bir ezeli rakip karşısında 2-0 öndeyken yaptığım hatalı değişiklik sonrası Beşiktaş 3-2 yenildi. Bunun üzerine kendime ceza verdim ve o hafta sonu çarşı iznimi kendi kendime iptal ettim. Herkes çarşıya çıkınca da yeni sezon açıp hatalarımı düzeltmek için önümde kâğıt kalem ekstradan çalıştım. O kadar derin konsantre oldum ki sonunda binbaşıya yakalanıp cezanın kralını aldım!
Dediğim gibi Beşiktaş’ı çok sık çalıştırmam, çalıştırmaya başlarsam da 10 yıl üst üste şampiyon yapmadan bırakıp yeni oyun açamam. Son zamanlarda sürekli Şampiyonlar Ligi’nden penaltılarla eleniyorum, ona bir çare bulamadım! En azından en kötü yarı finalde eleniyorum yani gerçek hayatta böyle olsa bunu başaran hocanın heykelini dikerler! Ben de başarılarımı screenshot alıp Ergin Aslan’a yolluyorum, güzel oluyor… Ne de olsa oyunda da Yıldırım Demirören’in 8 yıl boyunca ortaya çıkardığı borç yüzünden handikaplı başlıyorsunuz. Oyunda bile olsa o handikapı aşıp düzlüğe çıkmak çok güzel bir his.
Liverpool’u CM/FM’de çalıştırmak ise gerçek hayatta çalıştırmak kadar stresli, sıkıntılı. Zaten son 15 CM/FM sürümünde sadece 1 kez Liverpool’u ilk sezondan lig şampiyonluğuna taşıyabildim. Benitez döneminde Houllier’nin arkasından bıraktığı as kadro enkazını toparlamak zor, Benitez’den sonra İspanyol hocanın altyapıda bıraktığı (Suso hariç) enkazı toparlamak ayrı zor; 15 oyuncuyu 10 milyon Euro’ya bile satamıyorsunuz! Evans dönemi McManaman, Fowler, Owen, Barnes’lı kadroyu toparlamak daha az zordu. Çünkü o dönemde savunma ve kaleciyi yenileyince (kaleye Chilavert, 3’lü savunmaya libero Sammer, stoperler Suchoparek ile John Curtis) işler otomatikman düzelebiliyordu. Şimdi ise Suarez’i takımda tutmak ya da saçmalıklarına kızıp satınca yerine o kadar kudretli bir futbolcu almak çok zor. Gerrard’ın oyunda 1-2 yıl içinde emekli olması da elinizi zorlaştırıyor. Tabii sonra bir anda sizin yardımcınız olması da çok güzel bir duygu oluyor 🙂
Dediğim gibi Beşiktaş ya da Liverpool çalıştırmak benim için stresli o yüzden son yıllarda daha çok St Pauli ve Borussia Monchengladbach’ı çalıştırıyorum. Lig güzel, altyapıları çok iyi ve çok öğretici deneyimler oluyor. Bir de ben pek sevmesem de çok sevdiğim iki insan Mete Avunduk abi ve İlker Duralı’nın hatırına Millwall’u çalıştırıyorum. Millwall’un ezeli rakibi West Ham United da çalıştırmayı sevdiğim takımlardan birisi. Alt liglerden mutlaka Nottingham Forest ve Derby County’i ait oldukları yere getirmek içinden uğraşırım, çok çalışırım ama Premier Lig’e çıkarınca istifa eder, Liverpool’dan teklif beklerim. Premier Lig’de ise Liverpool dışında sadece Everton ve Blackburn Rovers’ı çalıştırırım. Tranmere Rovers da o sezon çok aşağıya düşmüşse mutlaka görev alırım, dayanamam. Hanımın hatırına Karşıyaka, gelen forma hediyeleri hatırına Adana Demirspor da zaman zaman çalıştırdığım takımlar.
7) Her takımınızda mutlaka transfer ederim dediğiniz bir sabit oyuncunuz var mı?
Tabii 🙂 Ziya Doğan hoca ile Ayman, Capello ile Emerson arasındaki ilişkiyi ben de zamanında Marc Emmers ve Jan Suchoparek ile yaşadım. 1996-97 sürümünde oyunu açar açmaz kadroma bakmadan direkt free transfer olarak Marc Emmers’i alıyordum. 97-98 sürümünde de hemen Jan Suchoparek’i. Suchoparek’le ilişkim o seviyeye gelmişti ki gerçek hayatta Barış Tut, Beşiktaş-Slavia Prag maçında Suchoparek’in önünden geçerken “Baba sen kralsın, Ali Ece’nin has adamısın” demiş tabii hakiki Suchoparek “Manyak herhalde” dercesine bakmış sevgili Barış’a!
Bu arada 2001-02 sürümünde beraber büyük başarılara imza attığımız Josep Guardiola’nın şimdilerde dünyanın en başarılı hocalarından birisi olması da çok güzel. Nereye gitsem alırdım Guardiola’yı çünkü free transferdi. Sahi Teddy Lucic ne oldu acaba? Bir gün adam televizyon ya da radyodaki bir programımdan önce karşıma çıksa şaşırmam, Lucic’le o kadar uzun süre beraber çalıştık 🙂
8) CM/FM serisinde en uzun kariyerinizi hatırlıyor musunuz?
Beşiktaş teknik direktörü olarak 14 sezonda 12 lig, 4 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu 🙂 Unutmama imkân yok! Geçen sene Lal yeni doğmuştu ve uyku düzenim fena şaşmıştı. Ben de 1-2 saat daha fazla uyumak yerine kafayı kırdım ve 3 ayda 14 sezon çalıştım 🙂
9) CM/FM serisinde favori taktiğiniz nedir? Taktik oluştururken herhangi bir teknik direktörden etkileniyor musunuz?
2-3-3-2. Orta saha yapısında Bielsa, Rinus Michels, Klopp. Hücum kimyasında Bob Paisley, Brian Clough, Jupp Heynckes, Prandelli, Lucien Favre. Oyuncu değişikliği konusunda ise Mircea Lucescu en çok etkilendiğim hocalar. Maçın skorunun önemi yok, dakika 60 olduysa Lucescu hocanın izinde mutlaka değişiklik yaparım.
10) CM/FM serisinde favori takımınızı öğrenebilir miyiz?
FM 2011-12’de Adana Demirspor’un yeri ayrı. Başka takımı çalıştırsam da mutlaka o kadrodan oyuncular alırım, Beşiktaş’a ya da St Pauli’ye Borussia Monchengladbach’a… Gerçek hayatta da çok iyi bir kadroydu o ama devre arasında dağılmıştı!
11) CM/FM serisinde ben keşfetmiştim bu oyuncuyu dediğiniz oyuncu var mı?
Çok güzel soru ama cevabı çok manyakça hisler uyandırıyor bende! Zakaria Bakkali, Ginczek, Danny Murphy, Alex de Souza :)! Tim Cahill, Lucas Neill Millwall’da genç yeteneklerken keşfetmiştim! Nordtveit, Arsenal altyapısında çocuktu mesela sonra yine son yıllarda sırf Danny Blind’in oğlu diye Daley Blind’i alır çok sıkı çalıştırır takımımın bankolarından yapardım. Şimdi Hollanda Milli Takımı’na kadar yükseldi. Türklerden Hakan Çalhanoğlu, Yunus Malli, Gökhan Töre (Chelsea altyapısındayken), Oğuzhan Özyakup (Hollanda U-17 kaptanıyken). Bu arada yeni iddiam hem CM/FM hem de gerçek hayattaki performansına dayanarak söylüyorum santrfor Sau, Türkiye Ligi’ne gelse ligin tozunu atabilir!
12) Serinin son 2 oyununu oynamadığınızdan bahsettiniz. Nedenini öğrenebilir miyiz?
Sonradan oynadım. FM 2011-12 ile çok oynadım. Ancak favorim CM 2001-02 sürümüyle en yeni veritabanını oynamak. Champman.co.uk sitesi her transfer dönemi sonrası FM veritabanını baz alarak 2001-02 sürümünü güncel yılda oynamak için güncelleme hazırlıyor, size de öneririm.
13) CM/FM kariyerinizde Sergen ve Tümer’i hiç beraber oynattığınız mı? (Okurlarımızdan Ali Ayhan’ın sorusu:))
Tabii ki! Sergen tek santrforun arkasında serbest, Tümer sol iç ama Barcelona’da Iniesta’nın sol iç oynadığı zamanki pozisyonda. Nasıl olsa Giunti var arkalarında. Ayağa kısa pas taktiğiyle esnek bir 2-3-3-1-1 veya 3-3-2-1-1 dizilişinde çok rahat beraber oynuyorlardı oyunda. Bence gerçek hayatta da Lucescu hoca bunun mümkün ve verimli olabileceğini göstermişti.
Tüm içten cevapları için Ali Ece’ye teşekkürler ediyoruz.