Hareketli geçen bir yaz döneminin ardından 2. sezona yeni transferleri takıma monte etmeyle başladık. Takımdan 3 kişi gönderirken, takıma 14 yeni oyuncu katıldı. Transfeler ile ilgili yazı için tıklayın
Geçen sezon, takımın değişmez oyuncusu, Premier Lig’in de en yüksek performanslı oyuncularından Sylvain Distin’in yerine takıma kattığım ve kendisinden çok şey beklediğim Papadapoulos, forvet hattında takımın gol yükünü çekmesini beklediğim Duvan Zapata, orta sahanın dinamosu olmasını beklediğim Huddlestone, beklentilerime nasıl cevap verecekler merak ediyordum.
Takıma yeni katılan oyuncular olmasına rağmen tıpkı geçen seneki gibi 4-2-3-1 taktiği ile oynamaya devam edeceğim. Aslında yeni katılan oyunculara bakılınca, takım dizilişinde monte edilecek oyuncu sayısı bir hayli fazla.
Bir anda bu kadar değişiklik yapmak takım içindeki uyumu da bozabileceği için, bu konuda son derece dikkatli olmak gerekiyor. Takıma monte etme anlamında en ağırdan alacağım yer sanırım sağ bek pozisyonu olacak. Mevcutta sağ bekte John Stones ve takımın ikinci kaptanı Seamus Coleman yer alıyor. Yazımın başında da söylediğim gibi, monte işleminde öncelik defansın merkezi ve forvet hattı olacak. Bir de sol kanat için Candreva takıma ne kadar çabuk uyum sağlarsa iyi olacak. Forvet arkası için takımda şuan Frederic Kanoute, Fernandes, Ross Barkley gibi oyuncular mevcut ancak ben Vietto’yu da zaman zaman bu pozisyonda denemeyi düşünüyorum.
Tüm bu sezon başı planlarımdan sonra, gelelim ilk yarının Everton için nasıl geçtiğine.
Aşağıdaki tablo herşeyin gayet güzel gittiğini gösteriyor esasında. Ligin ilk yarısında yaptığımız 19 maçtan 41 puan çıkararak, lider Chelsea’nın hemen 3 puan gerisinden takibe devam ediyoruz.
İlk yarıda attığımız 40 gol ile de Premier Lig takımları içinde en golcü takımız. Aynı şeyi yediğimiz gol için diyemeyeceğim. ilk 5 içindeki takım arasında en çok golü yiyen takımlar arasında yer alıyoruz. Bunda biraz da oynattığım taktiğin payı var desek sanırım çok yanlış olmaz. Daum’un yediğimizden bir fazlasını attığımız sürece bir sıkıntı yok sözüne benzer şekilde, ben de taraftar için göze hoş gelen atak futbol ekolünü takip ediyorum. Bundan da şuana kadar memnun olduğumu söyleyebilirim.
Sezonun ilk yarısındaki tabloya baktığımızda, iki takım beni şaşırttı diyebilirim. Bunlardan birincisi Norwich City ki ilk yarıyı 4. sırada bitirdiler, diğeri de ilk yarıyı aldığı 29 puan ile 8. sırada tamamlayan Manchester City. Bir önceki yazımda, Manchester City’nin transfere 80 milyondan fazla harcadığını söylemiştim. Yazımın başında bahsettiğim ve korktuğum da tam olarak buydu aslında. City yaptığı pahalı transferler ile takım içindeki uyumu bozmuştu. Norwich ise, takımdan 4 oyuncuyu gönderip kasasına 12.5 M€ katarken, takıma sadece 3 oyuncu katıp bunlara da toplamda 312 Bin € harcamış. Takıma katılan oyuncuların ortak özelliği ise yaş ortalamarının 34 olması. Yani Norwich, ekibe tecrübeli oyuncuları katarak sonuca gitmeyi düşünmüş. Norwich’in aldığı oyuncular David Pizarro (35), Yossi Benayoun (34), Emir Spahic (34)
[hana-code-insert name=’FMH_ADS_INPOST’ /]Everton’a geri dönecek olursak, 19 maçta toplanan 41 puanda yeni transferlerin çok büyük katkısı var. Bu anlamda yaptığımız transferlerin ne kadar isabetli olduğunu görüp bir kere daha seviniyorum.
Sol açıkta oynattığım Candreva, sol kanadı adeta domine etti ve 19 maçın tamamında ilk 11de yer aldı. Candreva 19 maçta 5 gol atarken, 3 golün de mimarıydı. Papadapoulos ise tam beklediğim katkıyı yaptı. Özellikle duran top organizasyonlarında hava hakimiyeti ile kendisinden çok şey beklediğim Papadapoulos, beklentilerimi 4 gol atarak boşa çıkarmamış oldu. Performansından bahsetmeden geçemeyeceğim bir diğer oyuncum ise, sezon öncesi takıma katarken fiyat performans olarak en verimli transferim dediğim Zapata.. Zapata, 15 maçta, 11 gol atarken 3 de asist yaptı. Gol krallığında da ilk yarı itibariyle 3. sırada. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de kendisinden böyle bir performans beklemiyordum. Yine, yeni transferlerden genç yeteneğim harika çocuk Vietto da oyuna özellikle oyunun ikinci yarılarında dahil olmasına rağmen 2 gol 1 asist ile takımına yardımcı oldu. İstatistiklerde dikkatimi çeken bir diğer konu da sağ ve sol beklerimin top kapmadaki başarısı. (mavi kutu ile belirttiğim rakamlar ) Baines ve Stones maç başına ortalama 10.78, 10.60 top kapma ile oynuyor. Yani her maç en az 10 top kapıyorlar. Bu da oynatmaya çalıştığım kanatlardan hücum futbolunda olmazsa olmazlardan biri..Bek oyuncularının hücuma dönük bekler olması.
Takımın fikstürüne baktığımızda da sezonun açılış maçı bizim için tatsiz bir sürpriz oldu. Kendi evimizde Cardiff’e 2-0 yenildik. Yenilgi ile başladığımız sezonun ilk yarısının son maçını da Wigan’a 4-2 kaybederek, açılış ve kapanışta yenilgi ile tamamladık.
Sezonun en unutulmaz maçı ise hiç şüphe yok ki, Sunderland ile yaptığımız ve 5-4 galibiyetimiz ile biten maç oldu. 5 golün ikisi defans oyuncularımdan geldiği bu maçta özellikle veteran defansım Jagielka’nın 89. dakikada attığı gol sonrası bilgisayar başından nasıl sıçradığımı tarif edemem 🙂
Bu sezon devlerle yaptığım maçlarda Tottenham ve Arsenal’i devirebilirken, ManCity, ManU, Chelsea ile yaptığım maçlar berabere bitti.
Yazımı bu maçın özet görüntüleri ile noktalıyorum.
Bol FMli Günler