Everton’da başarılı geçen ikinci sezonu Şampiyonlar liginde alacağımız başarılı sonuçlar ile de taçlandırmak istiyorduk. Şampiyonlar Ligi, şüphesiz ki futbolun en önemli vitrini ve Everton olarak bu vitrinde kendimizi göstermek inanılmaz bir motivasyon kaynağıydı.
Şimdi dilerseniz Şampiyonlar ligi maçlarına bir göz atalım:
Şampiyonlar Ligi
Şampiyonlar liginde Barcelona, Juventus,Anderlecht ile aynı gruba düştüğümüzde samimi söylemek gerekirse, ilk düşündüğüm, en kötü ihtimalle grubu 3. tamamlayarak en azından Avrupa Kupasından yola devam etmekti. Barcelona’ya karşı çok birşey yapabileceğimizi sanmıyordum ama Juventus’a karşı sürpriz yapabilirsek işler değişebilirdi de.. Sonuçta ortada değil mi zaten ? 🙂
Esasında, sürprizi bizden ziyade Juventus yaptı. Juventus oynadığı 6 maçtan sadece 1 galibiyet 1 beraberlik ile 4 puan çıkarabilirken, Everton ile 4 galibiyet, 1 beraberlik, 1 mağlubiyet ile 13 puan alarak grubu ikinci tamamladık. Taraftarlar şampiyonlar liginde elde ettiğimiz bu başarı ile adeta göklere çıkmıştı. Şampiyonlar Liginde ilk maçımıza çıkarken futbolun cilvesinin bizden yana olacağını hiç tahmin etmiyordum. Zira Juventus’un bu gruptan sadece 4 puanla ayrılacağını kime söyleseniz güler geçerdi sanırım. İşte futbolda bazen top sizi sevecek sözünün en iyi uyduğu yer burası olsa gerek.
Şampiyonlar liginde ilk maçımızı evimizde Barcelona’ya karşı oynayacaktık.
[hana-code-insert name=’FMH_ADS_INPOST’ /]Sanırım herkesin farklı bir mağlubiyet beklediği maçtan yenilmemize rağmen başımız dik olarak ayrıldık. Özellikle, Barcelona 2-0 önde iken durumu 2-2 yaptığımızda, acaba! diye içimden geçirmedim desem yalan olur. Bu düşüncem Neymar yüzünden sadece 3 dk. sürdü 🙂
Barca maçından sonra bu kez Juventus’un misafiri olarak gittiğimiz İtalya’dan iki defans oyuncumun golleri ile 3 puan ile döndük. Juventus’u yaşadığı şok ile baş başa bırakarak, Anderlecht’i ziyarete gittik.
Doğrusunu söylemek gerekirse, deplasmanda Anderlecht’en 3 puanı 6 gol ile almayı beklemiyordum ama ilk 20 dk.da gelen 4 gol ve sonrasında Anderlecht oyuncusu Gillet’in 34. dk.da oyundan atılması ekmeğimize yağ sürdü.
Anderlecht sahasında ağır bir hezimet yaşarken, misafir olarak geldiği Goodison Park’ta da benzer bir tarife ile karşılaşınca (4-1) artık onlar için yapacak birşey kalmamıştı.
Üst üste bu kadar olağanüstü maçlar çıkaran ekibim, Barca’ya bilenmişti. Tamam fark atmak gibi bir hayalimiz yoktu ama en azından 1 farklı galibiyet, bu kupayı almış kadar bizi sevindirecekti. Tam oluyor diyorduk ki maç 2-2 bitti.
Barca’nın ardından Juventus sert bir kayaya çarparak dağıldı. (3-1). Artık gruplardan çıkmış rakibimizi bekliyorduk.
1. Eleme turunda dişimize göre bir rakip geldi: Porto.. 1-0 ve 3-1 gibi skorlar ile Porto’yu geçerek çeyrek final biletini almıştık. Çeyrek finalde rakibimiz Napoli olmuştu. Benitez’i ilk sezon sonunda kovan Napoli yola Guus Hiddink ile devam ediyordu ve ilk defa takımıma güvenerek çeyrek finali geçeriz demiştim ki, maçlar suratımızda tokat gibi patladı. İki maçta da Napoli’ye boyun eğince (2-1, 1-0) Şampiyonlar Ligi maceramız burada son buldu.
Şampiyonlar Liginde çeyrek finali görmek ilk 5 sezon içindeki hedeflerim arasında yer alıyordu ve bunu henüz 2. sezonda başarmış olmak beni ayrıca mutlu etti.
Şampiyonlar ligi finalinde Manchester United Chelsea’yi 3-0 gibi net bir skorla yenerek kupayı müzesine götürmeyi bildi. Kupa’da en dikkat çekici şeylerden biri de Çeyrek finalde Shaktar’a elenen Galatasaray’da 10 gole imza atan Didier Drogba’nın Altın Ayakkabıyı alması oldu. Galatasaray üst turlara çıkabilmiş olsa Drogba neler yapacaktı merak ediyorum.
Everton hikayemize, 3. Sezon hazırlıkları ile devam edeceğiz.
Bol FMli Günler