Football Manager kariyer hikayelerimize kaldığımız yerden hız kesmeden devam ediyoruz. Siesta adını verdiğimiz İspanya kariyerimizin 2. bölümü sizlerle.
A.Madrid ile kupasız fakat umut veren ilk sezonun ardında, yaz transfer sezonunu baya hareketli ve tuzlu geçirdik. Birçok oyuncu ile yollar ayırırken, bir o kadarda oyuncu ile anlaşma sağladık. Hedefimiz ilk sezon elimizin tersi ile ittiğimiz fırsatları bu sefer yakalamaktı.
Öncelikle kariyer hikayesine başlamadan önce Atletico Madrid ile yapmış olduğum kariyerin 1.sezonuna buradan göz atmanızı öneririm.İlk sezonu okuduysanız yazının devamından keyfi almanızı dilerim
Transfer Sezonu
Çok istemediğim bir anlaşma ile Rodri’yi 103 milyon avro karşılığında Manu’ya satmak zorunda kaldım. Bu kayıp üzerine Rodri’nin yerini evladım gibi olan, eski takımıma da kazandırdığım Sandro Tonali ile doldurdum.
Weigl ve Savic’i Tottenham’a yollarken, Correa’yı Milan’a gönderdim. Milan’dan Riccardi ve Romagnoli’yi kadroma kattım.
İlk sezonun yıldız isimlerinden Ozan’ın ise bonservisini 30 milyon avro karşılığında aldım.
Forvet takviyesini ise genç bir isimle yapmıştım. Erwin Sanchez!
Devam eden kariyerimde Sanchez’in durumu:
Sattıklarım ile beraber toplamda Transfere harcadığım fiyat 100 milyon avroyu geçmişti. Geçen sene ucundan döndüğümüz finalleri bu sezon kazanmak için böyle bir transfer sezonuna ihtiyacımız vardı. Hedefler büyüktü!
Bir maçı 6-0 kazanmaktansa, 6 maçı 1-0 kazanmayı yeğlerim. (Fabio Capello)
Lig
Yoğun ve pahala transfer sezonun ardından ligi evimizde Sevilla maçı ile açtık. Büyük umutlarla başladığımız sezonun ilk maçında şok bir mağlubiyet aldık. Sevilla karşısında 2-3 mağlup bitirdik. Bu dakikadan sonra işleri daha fazla ciddiye almaya başladık.
Sevilla mağlubiyetinin ardından Ekim ayının ikinci haftasında oynayacağımız Barcelona maçına kadar maç kaybetmedik, bu sırada Real Madrid’i evimizde 2-1 devirmiştik. Barcelona maçı ise bizim için bir felaket olmuştu.
Deplasmanda aldığımız ağır Barcelona yenilgisi, bizleri ve yönetimi bir hayli kızdırmıştı. Ancak iyi giden formumuz ve inancımız bu durumu bir an önce lehimize çevirmemize yetti.
Ağır Barça yenilgisinden sonra Lig, kupa ve şampiyonlar ligi maçlarında çıktığımız 19 karşılaşmada yenilgi yüzü görmedik. 4 Beraberlik 15 galibiyet!
Bu serinin son bulması Real Madrid deplasmanında son buldu.
İlk maçta devirdiğimiz Real’i deplasmanda elimizden kaçırmıştık. İyi bir başlangıç yaptığımız maçı, elimizde tutmayı başaramadık. Şampiyonluk yolunda önemli bir maç olan bu derbinin ardından sezon sonuna kadar sadece bir kez yenilgi yüzü gördük!
Madrid mağlubiyetinden sonra çıktığımız 16 maçın 11’inden galibiyet ile ayrılırken, 3 beraberlik alıp, 1 mağlubiyet yaşadık. Bu harika seri bizleri yıllar sonra lig şampiyonu olmamızı sağladı. En yakın rakibim Barcelona’ya iki maçtada puan bırakmamıza rağmen ligi önlerinde bitirmiştik.
A.Madrid’i ikinci sezonumda ligin zirvesine çıkarmayı başarmıştım!
Şampiyonlar Ligi
En başından beri, tek hedefimizin Şampiyonlarlar ligi olduğunu hep söylüyoruz. A.Madrid, Milan’dan sonra bunu başarması daha zor bir takım olduğunu biliyorduk, fakat ilk sezon beklenenin üstü performans ve ikinci sezonda şampiyonluğa giden yol bizleri bu serüvende bir şeyler yapabileceğimize inandırmıştı.
Kuralar çekildiğinde grupta iki tane süpürücü takım olmuştu. Biz ve Napoli. Bu durum pekte isteyeceğimiz bir şey değildi, fakat kuradan çokta mutsuz değildik.
Napoli, Galatasaray, Cska Moscow..
Kuranın ardından hesapları yapmaya başladım. Aklımdaki senaryolarda birinci biz ikinci Napoli oluyordu. İlk maçımız Napoli ile evimizdeydi ve liderlik için önemli bir maçtı. İtalyan ekibini kendi evimizde ağır hezimete uğrattık. 5-2 !
Oyunun hatasından dolayı herhalde, ikinci maçımız yine Napoli’yleydi. Deplasmanda 2-1 kaybettiğimiz maçın ardından, Galatasaray deplasmanına çıkacaktık. Napoli deplasmanında alınan mağlubiyetin ardından bu maçın önemi dahada artmıştı.
Galatasaray deplasmanı beklediğimizden farklı sonuçlandı:
Genç santrafor Fujita ile Griezmann’ın düellosunda kazanan taraf olmadı. Napoli deplasmanından sonra, İstanbul’da bıraktığımız 2 puan bizler için kötüydü. Ancak kalan son 3 maçımızdan galibiyet ile ayrılmasını bildik ve grubu lider tamamladık.
Grup liderliğinin ardından kurada rakiplerimiz zorluydu. Her zaman olduğu gibi yine bir İngiliz devini çekmeyi başarmıştık. Rakibimiz Manchester United oldu!
City’nin gölgesinde kalmaya devam eden United, Şampiyonlar liginde üst düzey performans sergiliyordu. İlk maçımız deplasmandaydı ve bizim için iyi bir avantajdı.
İngiltere’de ki maç, turu verdiğimizi düşündüren bir sonuç ile bitmişti. Genç Diego Llamos’un yıldızlaştığı maçı 3-1 kaybetmiştik. Erken veda etmenin korkusunu sardığı kurada, evimizdeki performansın bizi umutlandırmasını sağlıyorduk. Manchester United’ı İspanya’da 4-1 ile geçmeyi başardık ve adımızı bir sonraki tura, Çeyrek Final’e yazdırdık.
Zorlu İngiltere kurasının ardından, bu kez rakibimiz Alman ekibi Bayern04 oldu. Manu’dan sonra bizi biraz daha rahatlatan bir kuraydı ve yeniden ilk maçı deplasmanda oynamamız bizleri rahatlatmıştı.
Almanya’da ki maçın planlarını yaparken galibiyet bizim için kaçınılmaz gözüküyordu. En kötü ihtimal ile gollü beraberlikle döneceğimizi düşünüyorduk. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve Almanya deplasmanından 2-1 mağlubiyet ile ayrıldık.
Manu maçında olduğu gibi iç saha performansımıza güveniyorduk. İlk maçı kaybetmemiz bizi fazla yıldırmadı ve rövanşta Bayern04’ü 4-0’lık net skor ile evine uğurladık. Biz ise eski bir dostun kapısını çalmıştık Yarı Final için. Milan!
Eski takımıma karşı, en çok istediğim kupaya bir tur kalmışken karşılaşmak heyecanlı olmuştu. Kendi kurduğum ve zorlu bir rakip olduğunu bildiğim Milan ile ilk maçı eski yuvam San Siro’da oynadık. Duygusallıktan mı bilmiyorum ama ilk maç bu kariyerimde utanç verici maçlardan biri olmuştu. Milan takımı bizi ağır bir hezimete uğratmıştı. 6-1 !
Kupaya tekrardan bu kadar yaklaşmışken, ilk ayakta böyle bir mağlubiyet almak bizleri ciddi anlamda yaralamıştı. Evimizdeki performansa güveniyorduk ama Milan takımına yemeden 5 atmak çok zordu. Nitekim öylede oldu, rövanş maçında 1-1’lik skor ile Şampiyonlar Ligine veda ettik.
Kupa
İspanya Kupası’nı ise geçen sezon olduğu gibi son anda elimizden kaçırdık.
Yarı finalde Real’i devirdiğimiz turnuvada, şampiyonluğa kesin gözü ile bakarken, Şampiyonlar Ligi’nin heyecanından olsa gerek, Bilbao karşısında galibiyet alamadık. İkinci defa üst üste kupayı parmaklarımızın arasından kaçırdık.
2.Sezon
Başarılı ancak kupasız ilk sezonumuzun ardından, yaptığımız transferler işe yaramıştı. Ligde kupaya uzanırken, Şampiyonlar Lig’inde Yarı Final oynadık. Bizim için Kupa Finali’ni kaybetmek, şansızlık ve acemilikti. İki sezon üst üste aynı hatayı yapmamamız lazımdı.
Güzel sezonun ardından hedefimiz önümüzdeki yılda, ligi domine etmekti. Belkide uzanamadığımız diğer kupaları kaldırabilcektik. Kariyerin devamı bir sonraki yazımda.