Football Manager 2014′ün çıkışını beklediğimiz şu günlerde yeni blogumuzla yolumuza devam ediyoruz. FM 2012 ve FM 2013′te olduğu gibi serinin yeni oyununda da “Konuk Yazar” bölümümüzü aktif olarak kullanma kararı aldık. İşte “Konuk Yazar” olarak aramıza katılan Mustafa Karnıbüyük’ün bizlere göndermiş olduğu Sıkılmadan Football Manager Oynamak isimli o yazı.
Bir iş için “Türk gibi başla, İngiliz/Alman gibi bitir” derler. Kariyere başladığımızda içimizde olan hevesin yerinde ilerledikçe yeller eser; Kasım, Aralık aylarında başından ayrılamadığımız oyun Mart-Nisan aylarına geldiğimizde masaüstünde elimizin bir türlü gitmediği bir oyun haline gelir çoğumuz için. Ama bu düşünceler içinde olsak da televizyonda tesadüfen gördüğümüz bir maç, bir spor haberi aniden aklımıza bu oyunu getirir. İşte bu fikirdeki arkadaşlar için bu yazıya başlıyoruz.
Yazımda küçük bir tümdengelim yapayım başta, size bir yol haritası önererek yazıma başlıyorum.
Küçük takım alırız, başarıya bir türlü ulaşamamaktan, büyük takım alırız başarıya hemen ulaşmaktan şikayet ederiz. İstediğimiz oyuncuyu alamamaktan veya hemen Şampiyonlar Ligini kazanmaktan şikayetçi olmuşuzdur.
Burada örnek vereceğim yol biraz Guardiola’nın kafasındaki plana benzemekte ama adımımız Barcelona’dan sonra Bayern Münih şeklinde olmayacak. Biraz daha açarsak, başta büyük bir takımın başına geçiyoruz. Orada kazanacağımız başarılarla bir isme, itibara sahip olacağız ardından takımdan ayrılıp kendimizi asıl kanıtlayacağımız, asıl oyuncu, taktik keşiflerini yapacağımız küçük bir takımın başına geçeceğiz. Artık aradan 3-4 yıl geçtiği için bildiğimiz wonderkidleri transfer edemeyeceğiz. Vrsaljko’lar, Varane’ler yerlerini bambaşka oyunculara bırakmış olacak. O yıldızları biz keşfedeceğiz. Bütçemiz kısıtlı olacak, Başarı, istikrar kazanmak zorlaşacak,sizi oyuna bağlayacak.
İlk olarak takım seçimi
Çoğumuz bu oyuna farklı bir açıdan bakmak için tuttuğumuz takımlardan farklı seçimler yaparız. Bu seçimler sırasında kimimiz Atletic Bilbao’nun geleneğinden etkileniriz, kimi zaman da Şeyh Mansour’un çılgın Manchester City projesinden etkileniriz. Ama ortak yanı bayağı istekli olduğumuzdur.
Gerçek bir Football Manager oyuncusu için ikinci yol taktik konusu olsa da biz ikinci yol olarak transfer başlığını seçelim…
Bir çoğumuz bu aşamada açar Google’ı yazar Football Manager ….’da Wonderkids diye 🙂 aklına yatan oyuncuyu alır. Öylesine aşina oluruz ki o listeye zamanla artık o oyuncuları mümkün olan en uygun fiyata transfer etmeye başlarız. En başta acemiliğimizden 5 milyon veririz daha sonra 4.7 milyona da ikna olduğunu farkederiz. En sonunda birkaç primle 4.2 milyona bile geldiğini farkederiz:) Artık klişe haline gelir bize ama ‘top bergains’ mantığıyla transferler yaparsak, Doğu Avrupa, İskandinav Liglerindeki cevherlere bir göz atarsak, o keşiflerin verdiği heyecan oyunla aramızda bir bağ haline gelmiştir.
Sıradaki adımımız daha önce söylediğimiz üzere taktik
Kadroyu dizayn ederken biraz duygusal davrandık ve emektarları, kendi altyapı ürünlerimizi, transferlerimizi harmanladık. Taktiğimizi forumlardan kopyalayıp değil hazırlık maçlarında belki sezonun başında birkaç lig maçımızı riske atarak hazırladık.
Antrenörlerimiz, antrenman programlarımız zamanla oturduktan sonra gelecek sezonların kadrosunu da şekillendirdikten sonra oyun tamamen bizim emeklerimizle şekillenmiş ve bize kendini bağlamış olmuştur bile.
Kendinize forumlarda ,sayfalarda gördüğünüz Football Manager oyuncularından çok gerçek menajerleri örnek alın ki bir oyun olmadığının farkına varın:)
Sizi bu oyuna bağlayan futbol sevginiz şüphesiz, kendinizi bir oyunda değil de bu dünyanın bir parçası olarak düşünün.
Oyunda tıpkı hayat gibi verdiğiniz emek ne kadar fazlaysa o şeyden kopmanız da o kadar zor olur.
Bu güzel yazıyı bizlerle paylaştığı için Mustafa Karnıbüyük arkadaşımıza teşekkür ederiz. Sizlerde sağ üstte yer alan “Reklam-İletişim” bölümünden veya [email protected] adresinden bizlere ulaşabilirsiniz. Bol FM dolu günler.